TÜP MİDE

Sleeve gastrektomi (tüp mide) ameliyatı nedir?

Sleeve gastrektomi (tüp mide) ameliyatı obezite hastalarında midenin büyük kısmının çıkarılması ile zayıflamanın sağlandığı ameliyat yöntemidir. Kalan mide tüp şeklinde olduğu için tüp mide adını alır. Özellikle laparoskopik olarak uygulanmaya başlaması ile bu operasyon; hastanede yatış süresi ve iyileşme süresinin kısalması, daha az iz kalması ve ameliyat yeri fıtığı olasılığının azalması sayesinde çok popüler hale getirmiştir.

Tüp Mide Ameliyatından Sonra Ne Kadar Kilo Verilir?

Ameliyatı takiben sağlıklı beslenen ve düzenli egzersizlerini yapan hastalarda ameliyattan sonra 1 yıl içerisinde %65-80 oranında kilo kaybı sağlanabilir. Ancak beslenme alışkanlıklarını oturtamayan hastalarda ilerleyen zamanlarda yaklaşık olarak %5 oranında tekrar kilo alımı olabilir.

Tam tersine bunlar obezitenin neden olduğu ve daha da şiddetlendirdiği hastalıklardır. Bu hastalıklar ameliyat için engel değil bir nedendir.

Öncelikle ameliyat öncesi her hastaya aşağıdaki testler ve tetkikler uygulanır:

Kan Biyokimya testleri

  • Hemogram
  • Hormon testleri
  • Hepatit testleri
  • Tüm karın ultrasonu
  • Mide endoskopi (Anestezi uzmanı ile beraber)
  • EKG (Kalp Grafisi)
  • Akciğer grafisi
  • Akciğer solunum testi
  • İhtiyaç halinde efor testi ve EKO (Elektrokardiyografi)

Bütün bu testler ardından Anestezi, Dahiliye, Kardiyoloji, Göğüs hastalıkları ve Endokrin uzmanlarınca gerekli muayene ve incelemeler yapılır. Bu incelemeler sonucunda öncelikle hastanın kilo almasına neden olabilecek altta yatan başka bir hastalık olup olmadığına bakılır. Eğer böyle bir hastalık yoksa hasta her ameliyat olacak hasta gibi anestezi yönünden incelenir ameliyata bir engel olup olmadığı bakılır. İlgili uzmanlar gerekirse ameliyat öncesi uygulanacak tedaviler hakkında önerilerde bulunur. Bu sayede ameliyat esnasında ve sonrasında oluşabilecek sorunlar en aza indirilmiş olur.

Piyasada çok sayıda farklı ürün bulunmaktadır. Önde gelen iki Amerikan firmasının malzemeleri şu an piyasada bulunan ve bütün Dünyada kullanılan en kaliteli ürünlerdir. Fakat bunların maliyetleri aynı amaçla kullanılan Çin ürünlerinden çok daha fazladır. Kaldı ki sağlıkta önce maliyet değil güvenlik önemlidir. Kullanılan her ürünün kendine özel seri numarası içeren barkodu bulunmaktadır. Kullanılan her malzemenin barkodu hasta dosyasına konmaktadır. Kullanılan malzemeyi mutlaka sorunuz.

Sleeve gastrektomi (tüp mide) ameliyatı sırasında ve daha sonra 2. günde kaçak testi yapılmaktadır. Ameliyattta yapılan kaçak testinin amacı zımbalarda bir sorun olup olmadığı, dikiş hattında sızıntı olup olmadığının tespitidir. Eğer sızıntı varsa ilgili kısıma ilave dikiş konarak sızıntı önlenir. Yine ameliyat sonrası sıvı gıdalara başlamadan önce kaçak testi yapılarak gerekli önlemlerin zamanında alınması ve müdahale edilmesi sağlanır.

Obezite ameliyatlarında stapler denen özel malzemelerin üzerine ilave dikiş konması tartışmalıdır. Bazı cerrahlar dikiş konmasının kanama ve kaçak olma ihtimalini azalttığını ve her hastaya dikiş konması gerektiğini düşünmektedirler. Bazı cerrahlar ise dikiş konmasının kanama ihtimalini bir miktar azaltsa da kaçak riskini azaltmadığı aksine dikiş konarken damar yaralanması sonrası daha çok kaçak ve kanamaya neden olabileceğini söylemektedirler. Bizim ise klinik yaklaşım olarak bu ikisinin arasındayız. Her hastaya ilave dikiş koymamakla beraber stapler hattı bize yeterince güvenli gelmiyorsa mutlaka ilave dikiş koymaktayız. Sonuçlarımızın Dünya ortalamalarından çok daha iyi olması bizim uyguladığımız yöntemin daha başarılı olduğunu ortaya koymaktadır. Burada en önemli olan nokta ameliyatı yapan cerrahın her türlü soruna müdahale edip düzeltecek yetenek ve tecrübesinin olması gerektiğidir.

Her ameliyat sırasında damar içinde kan pıhtısı olup herhangi bir damarı tıkama ihtimali vardır. Bu kalp, akciğer ve beyin gibi hayati organları besleyen bir damar olduğunda ciddi sorunlara yol açabilir. Hastaların kilosu arttıkça emboli riski de artar. Bu amaçla bu hastalar hangi ameliyat olursa olsun kan sulandırıcı verilmektedir. Her ne kadar kanama riskini bir miktar artırsa da sağladığı fayda çok daha yüksektir. Kan sulandırıcı kullanımı ameliyat öncesi başlayıp iki hafta daha devam etmektedir. Kalp damar hastalığı olan ya da daha önce emboli geçirmiş olan hastalar gibi riski yüksek hastalarda kullanım süresi daha da uzayabilir.

Ameliyatın en büyük avantajı Sleeve gastrektomi (tüp mide) ameliyatı laparoskopik (kapalı) olarak, yani milimetrik deliklerden girerek yapıldığından girişim sonrası ağrı açık ameliyatlara göre çok azdır. Yine de “Ameliyat oldu tabi ki ağrısı olacak” tabiri son derece yanlıştır. Yirmi birinci yüzyılda hiçbir hasta ağrı çekmemelidir. Her hastaya ameliyat sonrası ağrı kesici uygulanarak ağrı çekmesi tamamen önlenir. Burada önemli nokta şudur. Herkesin ağrı eşiği farklıdır. Yine ilaç toleransı ve ilaçtan biyoyararlanımı farklıdır. Dolayısıyla tedavi standart olamaz. Her hastanın ihtiyacına göre ağrı kesici tedavi ayrı ayrı düzenlenmelidir.

Kesiler çok küçük olduğu için estetik sonuçlar da son derece iyidir. Birkaç ay sonra bu çizgiler de hemen hemen görülemez hale gelecektir. Yaralar iyileştikten sonra size daha az iz kalması için bir krem önerilecektir. Üç ay boyunca kullanmanız halinde çok daha iyi estetik sonuçlar elde edersiniz.

Ameliyatın 2. günü kaçak testi yapıldıktan sonra sıvı gıda almaya başlayacaksınız. ilk iki haftalık sıvı beslenme ardından iki hafta da yumuşak (püre tarzı) gıda ile besleneceksiniz. Tüm bu süreç boyunca sürekli olarak diyetisyenlerimiz ile iletişim halinde olacaksınız.

İlk 15 gün boyunca hastalara protein takviyesi yapılmaktadır. Özellikle ilk bir yıl hastalara çeşitli vitamin ve mineral takviyeleri yapılmaktadır. Bunlar her hasta için standart olmayıp rutin kontrollerde yapılan tetkikler sonrası hastanın durumuna göre, neye ne kadar ihtiyacı olduğuna göre karar verilir.

Ameliyat laparoskopik (kapalı olarak yapıldığı için ameliyattan bir iki saat sonra ayağa kalkıp yürüyebilirsiniz. Hastanede kaldığınız dönem boyunca bile bakım hastası olmayacak, kendi öz bakımınızı kendiniz yapabileceksiniz. Masa başı çalışan ya da ağır efor gerektirmeyen işlerde çalışan hastalar bir hafta içinde işe geri başlayabilirler. Ağır efor gerektiren hastaların ise en az bir ay süre ile işe ara vermeleri gerekir. Ameliyat sonrası hastalara yeteri kadar süreyle istirahat raporu verilmektedir.

Sıklıkla kendiliğinden emilen dikişler kullanıldığı için dikiş almaya gerek yoktur. Farklı bir nedenle emilmeyen dikiş kullanılmış ise onuncu gün kontrole geldiğinizde dikiş kontrol edilip uygunsa alınır.

Hastaneden çıktığınızda banyo yapabilirsiniz. Dikiş yerlerinin açık kalıp ıslanmasında sorun yoktur. Duş sonrası temiz bir havlu ile kurulayıp üzerlerine baticon sürün ve kurumasını bekleyin. Baticon çamaşırlarınızda kalıcı leke yapmaz. Onuncu günden sonra artık baticon kullanmaya gerek yoktur.

İlk bir ay boyunca bizim önerdiklerimiz dışımızda hiçbir ilaç kullanmayın. Başka bir hekim tarafından bir ilaç önerildiğinde ise mutlaka bize danışın. Birinci aydan sonra her türlü ilaç kullanabilirsiniz. Yine de çok fazla ağrı kesici kullanmamaya çalışın ve ilaç aldıktan sonda bol sıvı alın.

Sleeve gastrektomi (tüp mide) ameliyatı sanılanın aksine sadece gıda alımını kısıtlayarak işe yaramaz. Aynı zamanda ameliyatın çok önemli hormonal ve metabolik etkileri vardır. Öncelikle mide hacmi azaldığı için az gıda alınır. Fakat bu diyet gibi değildir. Aç dolaşmazsınız tamamen tok dolaşırsınız. Az miktarda gıda dahi doymanıza yeterli olur. Yine midenin fundus kısmından iştah hormonu olarak ta bilinen Gharelin denen hormon salgılanır. Midenin bu kısmının alınması ile iştah da ciddi oranda azalır. Yine mideden salgılanıp bağırsaklar üzerine etki eden, etki mekanizması halen araştırılmaya devam eden farklı hormonal etkiler de vardır. Bu etkinin tam oluş şekli bilinmese de nihai etki ameliyat sonrası daha kilo verme başlamadan bile şeker tansiyon gibi sorunlarda ciddi iyileşme görülür. Mideyi ciddi biçimde zorlamadıkça uzun dönemde poşun hacminde anlamlı bir artış olmaz. Hasta küçük miktarda gıda aldığında oluşan ilk yanıt, mide poşunun duvarının gerilmesi ve beyne midenin dolu olduğunu bildiren sinirleri uyarmasıdır. Hasta adeta büyük bir öğün yemiş gibi doygunluk hisseder, fakat aslında birkaç kaşık yemiştir.

Sleeve gastrektomi (tüp mide) ameliyatı sonrası yeniden kilo alım riski oldukça düşüktür. Bu fizyolojiden maksimum yararın sağlanması için, hastanın sadece öğünlerde yemesi, günde 2-3 öğün alması, öğünler arasında atıştırmalardan kaçınması gereklidir. Bu ameliyat ta uzun süre boyunca edinilen yeme alışkanlıklarının değiştirilmesini gerektirmektedir. Ameliyatın geç dönemlerinde tekrar kilo alma görülen vakaların neredeyse tamamında, öğün kapasitesinde artma olmamıştır. Tekrar kilo almanın nedeni, öğünler arasında, özellikle de yüksek kalorili atıştırmalardır. Bu tür bir yeme alışkanlığının yan etkilerini ortadan kaldıracak bilinen bir operasyon yoktur.

  1. Daha az vitamin,mineral eksikliklerine (özellikle B12 vitamini, demir, kalsiyum ve folatta eksikliğe) neden olur.
  2. Daha az yaşam boyu vitamin-mineral takviyesi ve takip gerektirmektedir.
  3. Tekrar kilo alımlarda yapılabilecek müdahale seçenekleri son derece geniştir.
  4. Bir sorun olduğunda endoskopi ile safra kanalları ve pankreas kanalına müdahale şansı vardır. ERCP, biyopsi gibi işlemler rahatlıkla yapılabilir.
  5. Kapatılıp bırakılan mide dokusunu olmadığı için endoskopi ile kontrol şansı her zaman vardır.
  6. Midenin Gherelin (iştah hormonu) salgılayan fundus kısmı alındığı için iştah azalması daha fazladır.
  7. Sleeve gastrektomi (tüp mide) ameliyatılarının maliyetleri nedir? Pahalı ameliyatlar mıdır?
  8. Kliniğimiz mümkün olduğunca uygun maliyetlerle hizmet vermektedir. İletişim numaralarımızdan detaylı bilgi öğrenilebilirsiniz.
    Obezite ameliyatlarının fiyatları diğer ameliyatlardan bir miktar daha yüksektir. Ama burada birkaç başlık son derece önemlidir.
  • Kullanılan malzemeler önemli bir maliyet kalemidir. Piyasada çok sayıda farklı ürün bulunmaktadır. Önde gelen iki Amerikan firmasının malzemeleri şu an piyasada bulunan ve bütün Dünyada kullanılan en kaliteli ürünlerdir. Fakat bunların maliyetleri aynı amaçla kullanılan Çin ürünlerinden çok daha fazladır. Kaldı ki sağlıkta önce maliyet değil güvenlik önemlidir.
  • Ameliyatın yapıldığı ameliyathane ve hastanenin, mutlaka belli donanım ve standarda sahip olması gereklidir. Yeteri sayıda yoğun bakım yatağı, tüm branşlarda tam zamanlı hekimlerin bulunması gereklidir. Ameliyat masasından hasta yatağına kadar tüm ekipman obez hastalar için uygun olmalıdır. Dolayısıyla işlemin her hastanede yapılması uygun değildir.

Obezite cerrahisi sadece ameliyat ile bitmez içinde 7 gün 24 saat ulaşabileceğiniz, içinde konusunda uzman diyetisyenlerin de olduğu bir destek ekibi olmalıdır.
Tüm bu gerekliliklerin karşılanması ameliyatın maliyetini diğer cerrahi işlemlere göre bir miktar daha artırmaktadır. Yaşam kalitesini bir tarafa koysanız bile, uzun dönem olarak bakıldığında ise asıl maliyetli olan obezitedir. Obezitenin neden olduğu eklem aşınmaları, şeker hastalığı, astım, uyku apnesi tansiyon gibi sağlık sorunlarının tedavisi için harcanacak para kat kat daha yüksektir.

AMELİYATSIZ ZAYIFLAMA İŞLEMİ

Gebelerde ve emzirenlerde uygulanabilir mi?

Mideye enjekte edilen ilacın gebelerde ve emzirenlerde kullanımı ile ilgili yeterli çalışma yapılmamıştır.

Hastaların toplam ağırlığının %10-15 kadarını 3-6 aylık süre içinde kaybetmesi beklenir. Verilen kilo miktarı; yaş, metabolizma hızı ve yapılan egzersiz sıklığına göre kişiden kişiye farklılık gösterebilir.

Öncelikle hiç bir tedaviden mucize beklememek  gerekir.  Bu uygulama sonrası beslenmeye dikkat edilmelidir. Özellikle fast food tarzı aşırı yağlı ve karbonhidrat içerikli beslenmemek gerekir. Mümkün olduğunca sağlıklı beslenme programına bağlı kalınarak bu uygulamadan maksimum fayda sağlanabilir.

Fastfood gibi hızlı tüketilen gıdalar, asitli içecekler tüketilmesi zararlıdır. İşlem uygulanan hastalar daha geç acıkmakta, daha az porsiyonlarla doymakta, daha erken tokluk hissetmektedir.

Mevcut hiç bir zayıflama yönteminin garantisi yoktur. Bu işlem kişinin iştahını azaltmayı amaçlayan bir uygulamadır. Uygulama sonrası düzenli bir diyet programına uyulmazsa kişinin kilo vermesi beklenemez.

Bu yöntem ile mide balonu uygulamalarının ikisi de tokluk süresini uzatarak hastanın kolay diyet yapmasını ve kilo vermesini sağlamayı amaçlamaktadır. Mide balonu; bazen bulantıya sebep olması, hacim ayarlaması gerektiğinde ve balonun çıkarılması gerektiğinde tekrar endoskopi yapılmasına gerek duyulması sebebi ile bu uygulamaya göre biraz daha farklı bir yöntemdir.

Bu uygulamada belirli bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak hastaların 18 yaşından büyük olması tercih edilmektedir.

Uygulama sırasında anestezi uygulandığından hastalar  ağrı veya acı hissetmemektedir. İşlem sonrasında yalnızca boğazda hafif bir rahatsızlık hissi olabilir ancak bu kalıcı değildir.

GASTRİK BY-PASS

Şeker hastalığı, astım, tansiyon gibi hastalıklar Gastrik Bypass ameliyatına engel olur mu?

Tam tersine bunlar obezitenin neden olduğu ve daha da şiddetlendirdiği hastalıklardı. Bu hastalıklar ameliyat için engel değil bir nedendir.

Öncelikle ameliyat öncesi her hastaya aşağıdaki testler ve tetkikler uygulanır

Kan Biyokimya testleri

  • Hemogram
  • Hormon testleri
  • Hepatit testleri
  • Tüm karın ultrasonu
  • Mide endoskopi (Anestezi uzmanı ile beraber)
  • EKG (Kalp Grafisi)
  • Akciğer grafisi
  • Akciğer solunum testi
  • İhtiyaç halinde efor testi ve EKO (Elektrokardiyografi)

Bütün bu testler ardından Anestezi, Dahiliye, Kardiyoloji, Göğüs hastalıkları ve Endokrin uzmanlarınca gerekli muayene ve incelemeler yapılır. Bu incelemeler sonucunda öncelikle hastanın kilo almasına neden olabilecek altta yatan başka bir hastalık olup olmadığına bakılır. Eğer böyle bir hastalık yoksa hasta her ameliyat olacak hasta gibi anestezi yönünden incelenir ameliyata bir engel olup olmadığı bakılır. İlgili uzmanlar gerekirse ameliyat öncesi uygulanacak tedaviler hakkında önerilerde bulunur. Bu sayede ameliyat esnasında ve sonrasında oluşabilecek sorunlar en aza indirilmiş olur.

Piyasada çok sayıda farklı ürün bulunmaktadır. Önde gelen iki Amerikan firmasının malzemeleri şu an piyasada bulunan ve bütün Dünyada kullanılan en kaliteli ürünlerdir. Fakat bunların maliyetleri aynı amaçla kullanılan Çin ürünlerinden çok daha fazladır. Kaldı ki sağlıkta önce maliyet değil güvenlik önemlidir. Kullanılan her ürünün kendine özel seri numarası içeren barkodu bulunmaktadır. Kullanılan her malzemenin barkodu hasta dosyasına konmaktadır. Kullanılan malzemeyi mutlaka sorunuz.

Gastrik Bypass ameliyatı sırasında ve daha sonra 2. günde kaçak testi yapılmaktadır. Ameliyattta yapılan kaçak testinin amacı zımbalarda bir sorun olup olmadığı, dikiş hattında sızıntı olup olmadığının tespitidir. Eğer sızıntı varsa ilgili kısıma ilave dikiş konarak sızıntı önlenir. Yine ameliyat sonrası sıvı gıdalara başlamadan önce kaçak testi yapılarak gerekli önlemlerin zamanında alınması ve müdahale edilmesi sağlanır.

Obezite ameliyatlarında stapler denen özel malzemelerin üzerine ilave dikiş konması tartışmalıdır. Bazı cerrahlar dikiş konmasının kanama ve kaçak olma ihtimalini azalttığını ve her hastaya dikiş konması gerektiğini düşünmektedirler. Bazı cerrahlar ise dikiş konmasının kanama ihtimalini bir miktar azaltsa da kaçak riskini azaltmadığı aksine dikiş konarken damar yaralanması sonrası daha çok kaçak ve kanamaya neden olabileceğini söylemektedirler. Bizim ise klinik yaklaşım olarak bu ikisinin arasındayız. Her hastaya ilave dikiş koymamakla beraber stapler hattı bize yeterince güvenli gelmiyorsa mutlaka ilave dikiş koymaktayız. Sonuçlarımızın Dünya ortalamalarından çok daha iyi olması bizim uyguladığımız yöntemin daha başarılı olduğunu ortaya koymaktadır. Burada en önemli olan nokta ameliyatı yapan cerrahın her türlü soruna müdahale edip düzeltecek yetenek ve tecrübesinin olması gerektiğidir.

Her ameliyat sırasında damar içinde kan pıhtısı olup herhangi bir damarı tıkama ihtimali vardır. Bu kalp, akciğer ve beyin gibi hayati organları besleyen bir damar olduğunda ciddi sorunlara yol açabilir. Hastaların kilosu arttıkça emboli riski de artar. Bu amaçla bu hastalar hangi ameliyat olursa olsun kan sulandırıcı verilmektedir. Her ne kadar kanama riskini bir miktar artırsa da sağladığı fayda çok daha yüksektir. Kan sulandırıcı kullanımı ameliyat öncesi başlayıp iki hafta daha devam etmektedir. Kalp damar hastalığı olan ya da daha önce emboli geçirmiş olan hastalar gibi riski yüksek hastalarda kullanım süresi daha da uzayabilir.

Gastrik Bypass ameliyatı laparoskopik (kapalı) olarak , yani milimetrik deliklerden girerek yapıldığından girişim sonrası ağrı açık ameliyatlara göre çok azdır. Yine de “Ameliyat oldu tabiki ağrısı olacak” tabiri son derece yanlışdır. Yirmi birinci yüzyılda hiçbir hasta ağrı çekmemelidir. Her hastaya ameliyat sonrası ağrı kesici uygulanarak ağrı çekmesi tamamen önlenir. Burada önemli nokta şudur. Herkesin ağrı eşiği farklıdır. Yine ilaç toleransı ve ilaçtan biyoyararlanımı farklıdır. Dolayısıyla tedavi standart olamaz. Her hastanın ihtiyacına göre ağrı kesici tedavi ayrı ayrı düzenlenmelidir.

Kesiler çok küçük olduğu için estetik sonuçlar da son derece iyidir. Birkaç ay sonra bu çizgiler de hemen hemen görülemez hale gelecektir. Yaralar iyileştikden sonra size daha az iz kalması için bir krem önerilecektir. Üç ay boyunca kullanmanız halinde çok daha iyi estetik sonuçlar elde edersiniz.

Ameliyatın 2. günü kaçak testi yapıldıktan sonra sıvı gıda almaya başlayacaksınız. ilk iki haftalık sıvı beslenme ardından iki hafta da yumuşak (püre tarzı) gıda ile besleneceksiniz. Tüm bu süreç boyunca sürekli olarak diyetisyenlerimiz ile iletişim halinde olacaksınız.

İlk 15 gün boyunca hastalara protein takviyesi yapılmaktadır. Özellikle ilk bir yıl hastalara çeşitli vitamin ve mineral takviyeleri yapılmaktadır. Bunlar her hasta için standart olmayıp rutin kontrollerde yapılan tetkikler sonrası hastanın durumuna göre, neye ne kadar ihtiyacı olduğuna göre karar verilir.

Ameliyat laparoskopik (kapalı olarak yapıldığı için ameliyatttan bir iki saat sonra ayağa kalkıp yürüyebilirsiniz. Hastanede kaldığınız dönem boyunca bile bakım hastası olmayacak, kendi öz bakımınızı kendiniz yapabileceksiniz. Masa başı çalışan yada ağır efor gerektirmeyen işlerde çalışan hastalar bir hafta içinde işe geri başlayabilirler. Ağır efor gerektiren hastaların ise en az bir ay süre ile işe ara vermeleri gerekir. Ameliyat sonrası hastalara yeteri kadar süreyle istirahat raporu verilmektedir.

Sıklıkla kendiliğinden emilen dikişler kullanıldığı için dikiş almaya gerek yoktur. Farklı bir nedenle emilmeyen dikiş kullanılmış ise onuncu gün kontrole geldiğinizde dikiş kontrol edilip uygunsa alınır.

Hastaneden çıktığınızda bannyo yapabilirsiniz. Dikiş yerlerinin açık kalıp ıslanmasında sorun yoktur. Duş sonrası temiz bir havlu ile kurulayıp üzerlerine baticon sürün ve kurumasını bekleyin. Baticon çamaşırlarınızda kalıcı leke yapmaz. Onuncu günden sonra artık baticon kullanmaya gerek yoktur.

İlk bir ay boyunca bizim önerdiklerimiz dışımızda hiçbir ilaç kullanmayın. Başka bir hekim tarafından bir ilaç önerildiğinde ise mutlaka bize danışın. Birinci aydan sonra her türlü ilaç kullanabilirsiniz. Yine de çok fazla ağrı kesici kullanmamaya çalışın ve ilaç aldıktan sonda bol sıvı alın.

Gastrik Bypass sonrası yeniden kilo alım riski oldukça düşüktür. Bu fizyolojiden maksimum yararın sağlanması için, hastanın sadece öğünlerde yemesi, günde 2-3 öğün alması, öğünler arasında atıştırmalardan kaçınması gereklidir. Bu ameliyat ta uzun süre boyunca edinilen yeme alışkanlıklarının değiştirilmesini gerektirmektedir. Ameliyatın geç dönemlerinde tekrar kilo alma görülen vakaların neredeyse tamamında, öğün kapasitesinde artma olmamıştır. Tekrar kilo almanın nedeni, öğünler arasında, özellikle de yüksek kalorili atıştırmalardır. Bu tür bir yeme alışkanlığının yan etkilerini ortadan kaldıracak bilinen bir operasyon yoktur.

Daha uzun süreli vitamin,mineral eksikliklerine (özellikle B12 vitamini, demir, kalsiyum ve folatta eksikliğe) neden olabilir.
Diyet önerileri, yaşam boyu vitamin-mineral takviyesi ve takip gerektirmektedir.
Tekrar kilo alımlarda yapılabilecek müdahale seçenekleri daha kısıtlıdır.
Bir sorun olduğunda endoskopi ile safra kanalları ve pankreas kanalına müdahale şansı kalmaz. ERCP, biyopsi gibi işlemler yapılamaz.
Kapatılıp bırakılan mide dokusunu endoskopi ile kontrol şansı kalmaz
Midenin Gharlin (iştah hormonu) salgılayan fundus kısmı alınmadığı için tüp mideye oranla iştah azalması daha azdır.

Kliniğimiz mümkün olduğunca uygun maliyetlerle hizmet vermektedir. İletişim numaralarımızdan detaylı bilgi öğrenilebilirsiniz. Obezite ameliyatlarının fiyatları diğer ameliyatlardan bir miktar daha yüksektir. Ama burada birkaç başlık son derece önemlidir. Kullanılan malzemeler önemli bir maliyet kalemidir. Piyasada çok sayıda farklı ürün bulunmaktadır. Önde gelen iki Amerikan firmasının malzemeleri şu an piyasada bulunan ve bütün Dünyada kullanılan en kaliteli ürünlerdir. Fakat bunların maliyetleri aynı amaçla kullanılan Çin ürünlerinden çok daha fazladır. Kaldı ki sağlıkta önce maliyet değil güvenlik önemlidir.

Ameliyatın yapıldığı ameliyathane ve hastanenin, mutlaka belli donanım ve standarda sahip olması gereklidir. Yeteri sayıda yoğun bakım yatağı, tüm branşlarda tam zamanlı hekimlerin bulunması gereklidir. Ameliyat masasından hasta yatağına kadar tüm ekipman obez hastalar için uygun olmalıdır. Dolayısıyla işlemin her hastanede yapılması uygun değildir.

Obezite cerrahisi sadece ameliyat ile bitmez içinde 7 gün 24 saat ulaşabileceğiniz, içinde konusunda uzman diyetisyenlerin de olduğu bir destek ekibi olmalıdır.
Tüm bu gerekliliklerin karşılanması ameliyatın maliyetini diğer cerrahi işlemlere göre bir miktar daha artırmaktadır. Yaşam kalitesini bir tarafa koysanız bile, uzun dönem olarak bakıldığında ise asıl maliyetli olan obezitedir. Obezitenin neden olduğu eklem aşınmaları, şeker hastalığı, astım, uyku apnesi tansiyon gibi sağlık sorunlarının tedavisi için harcanacak para kat kat daha yüksektir.